Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cahillikler ülkesi beni öldüremeyecek.

Daha yeni yazmistim bir yazi. Planlamiyordum baska. Ama simdi bazi seyleri sorgulamami saglayan bir olayi paylasacagim sizlerle. Iki gun once, Cumartesi aksam uzeri 5 sulari. Engin'le Icerenkoy Carrefour yakinlarinda bir dukkandan cikip minibus yoluna gidecegiz motorla. Kozyatagi yanyola sapmak icin, Ataturk Caddesi'nden E5'e sapiyoruz. Henuz sag seritteyiz. En sol seritten bir minibus yaklasiyor. Neredeyse 90 derecelik aciyla en sag serite yaklasiyor. 'Engin!' diye bagiriyorum. Ve aninda carpiyor minibus motora. Ben sol elimle minibusu tutup Superman misali durdurabilecegimi saniyorum ama olmuyor. Minibus bizi iki karislik kaldirima atiyor. Ve hizla kayiyor ve dusuyoruz. O saatten sonra da bagirislarim, gelen ambulans, hastanede aci icinde kivrandigim saatler. Oyle sansliyiz ki aslinda, o kadar acima ragmen, kirik falan yok. Bacagim yarilmis, dikis atiliyor ve birkac bag zedelenmesi ile deri soyulmasi. Engin'in elinin kemiginde bir catlak ve kollarinda surt...

M/Eger

Bugun boyle birsey yazasim geldi. Bu hisleri illa ki yasatan nice sevgililer, dostlar, insanlar olmustur. Onlara gitsin ;) Not: Bu bir siir degil, oyle bir iddiam olamaz. Bir de ayiplamayin ama sevmem siir pek. Kismet. Bana geliyorsun, gidecek yerin yoksa eger, Hep gulumsuyorsun, yaninda ben varsam eger, Ariyorsun, derdine derman istersen eger, Agliyorsun, bir omzum sana ayrilmis meger, Kaciyorsun, gercekleri duyarsan eger, Kiziyorsun, gidemeyecegimdenmis meger, Susuyorsun, cevabin yoksa eger, Seviyorsun, ama en cok sen uzuyormussun meger.. Geliyorum, gidiyorsun, Gulumsuyorum, karsilik veriyorsun, Ariyorum, ulasilamiyorsun, Agliyorum, yoksun, Kaciyorum, uzuluyorsun, Kiziyorum, kaciyorsun, Susuyorum, susuyorsun, Dusuyorum, sen tutamiyorsun...

Kahraman

Ne kadar cok biten gunlerimiz oldu. Kimini hic farketmeden, kimi nefesleri kesen. Daha bir dakika oncesine donemedigimizi farkedemezken, ne de telasla gecti gunler, aylar, yillar, hem de hic caktirmadan. Bazilarini milat aldik, coguna bir etiket bicemeden. Dun de gecti. Ruhumu son alti aydir oksayan diger gunler gibi. Uzak ama aslinda kendi kalbim kadar bana yakin, sessiz ama bir o kadar anlamli bir sakinlikle. Dile kolay, yarim sene iste. Hic anlamadim nasil akip gectigini ama bu sefer oylesine degil, bana yasadigimi hissettirerek. Nefes alislarim degisti, uyandigimda calismayan gulumseme kaslarim bile harekete gecmeye basladilar. Yasam bir aracken, amac haline getirdi kendini. Ve ben bu arada huzuru kesfettim. Neler yormus beni meger uzun zamandir. Biriktirmisim. O biriktirdiklerim beni simdiki insan yapmis. Ama meger hayat beni yogururken acitmis sagimi solumu, dusmus kalkmisim. Dizlerim hep yara bere icinde kalmis. Birakmisim zamana iyilesir diye. Belki doktor iyilestirir sanmi...

Iyot Kokusunda Kutlama

Resim
Yine bir dogum gunu gecirdim. Yine son senelerde oldugu gibi, birbirinden keyifli gecen dogum gunlerimden biriydi. Cok cok ozeldi cunku. Ben karar vermistim, 14'unde bir arkadasin babaannesinin yali dairesinin bahcesinde arkadaslarla biseyler yiyip sohbet edecektik. Hatta mail de atmistim. Sonra benden sonra neler donmus meger... Mailler atilmis, zaman ayarlanmis, yemekler alinmis, suslemeler yapilmis, mesaleler, muzik sistemleri kurulmus... 7 Nisan'da arkadasin babasinin dogum gunu var diye saf saf gittim ayni mekana. En ufak birsey anlamadan... Bir girdim ki bahceye, baktim benim arkadaslar! Durumu algilamam bi 2 dakika kadar surdu. Sonrasinda da dolan gozler... Surpriz yapilmak oyle guzel ki... Sizin icin gelmis bir suru insan, surpriz icin ugrasanlar, ufak detaylar... Hersey oyle buyuluydu ki... Cengelkoy'den kopru manzarasi, iyot kokusu, muzik ve sevdiklerim. Hatta sarkilar bile soyledim. Yine efsane bir anim daha oldu ne sansliyim ki.. Yine deger verildigimi hisse...

Kuslar catida bekliyor!

Hayat beklemekle mi geciyor yoksa bana mi oyle geliyor? Hep birseylerin olmasini bekliyoruz, bazen oldurmayi denemeden. Mezun olmak, guzel bir ise girmek, asik olmak, evlenmek, eglenmek... Tembel ruhumuz cogu zaman sadece beklemeyi seciyor. Firsat ayagimiza gelsin diye bekliyor. O yuzden mi mucadele etmekten bu kadar kacisimiz? Firsat geliyor da ne oluyor ki? Biz o sirada baska dertlerden kafamizi indirmis, uzuluyor oluyoruz. Gelen neymis gormuyoruz bile. Cok sevdigim bir Cin Atasozu vardir, soyle der; "Bizim olmayı çok isteyen sevincler var. Tanri su arayan kuslar gibi bizi arayan onbin hakikati gonderir; ama biz onlara kapaliyiz. Bu nedenle onlar bir sure catida oturup sarkı soylerler, sonra da ucup giderler.". Cok etkilenmistim bu sozu ilk duydugumda, sonrasinda da bakisimi farklilastirdi bu soz. Hatirliyorum, bir kadin dergisinde gormustum seneler evvel. Hani o cok bilmis sacma yazilardan biriydi aslinda okumaya basladigimda. Sonra bu soz carpti gozume. Aylar sonra b...

Nefes gibi...

Bugun 29 Subat. Dort senede bir gelir bugune dair bir ani birakma firsati. O yuzden mutlaka yazmaliydim. Eh ama tabi diger gunlere de ayni yaklasmak lazim. Cok kisiden duyuyorum; zamanin nasil da hizli aktigindan sikayet ediyorlar. Ben de son senelerde hissetmiyor degilim bu durumu. Ama sanirim buna takilmak yerine, o akan zamanin bizi en mutlu edecek sekilde ve huzurla gecirilmesine gayret etmek gerektigini hepimiz biliyoruz. Yerlesmis korkularimiz var, hayal kirikliklarimiz, guvensizliklerimiz. Yeni dogan bir bebek olsak, hic bir ogrenilmis korkumuz olmayacakti. Bize isirir dedikleri icin kopekten korkmayi ogrendik ya da dusup olursun dedikleri icin yuksekten korkmayi. Tipki bunun gibi hayat ve insanlar da ogrettiler bize iyiyi ve kotuyu. Biz de bu tecrubelerimize gore yasamaya basladik. Her ne kadar dogru bir yontem gibi gozukse de, bazen hayattan fazlaca kacmamiza da sebep olabiliyor. Yasadiklarimiza dayanarak, yasayacaklarimizin da bizi acitacak olmasindan suphelenip elimizi ete...

Sevgili Hrant...

Resim
Sevgili Hrant, Hani basladim ama yaziya, sana ne yuzle yazacagimi bilmiyorum... Bugun senin olum yildonumundu. Senin Agos'un onundeki kaldirimda uzeri ortulu, ayakkabisi parcalanmis, cansiz bir sekilde yatisinin uzerinden tam 5 sene gecmis... O fotograf karesi ise dun gibi aklimda. Ne senle tanistim daha once, ne de yanyana gectik. Fakat neredeyse her gun benden birseyler koparan ulkemde, o gun daha da buyuk bir parca kopmustu benden. Meger o daha baslangicmis. 5. olum yildonumune sadece 2 gun kala verilebildi kararin. Ama karar diyebiliyorum sadece, adalet degil. Bircogumuzun icinden parcalar koptu bu sefer. Ermeni, Turk, Kurt, Alevi, Sunni ayirmadan. Bir cocugun bile gorebildigi gercekleri bizim adaletimiz bile bile, sanki inadina goz ardi etti. Hatta oyle ki hakimin kendisi bile inanamadi. Hatta ve hatta, her ne kadar saka gibi gelse de, sanik avukati bile 'Orgut oldugu delilerden acik bir sekilde anlasiliyor.' dedi. Trajikomik dedikleri tam da bu olsa gerek oyle d...